St.B! Book Club ile Bir İnsan Olmak Serisinin 3. bölümüne hoş geldiniz. 2. bölümde nasıl sigara içen bir birey haline dönüştüğümden bahsetmiştik. Artık krizler benden sorulur ve başa çıkamadığım dert tasa kalmamıştır. Yalana bak! 👊
3. bölüm ile kaldığımız yere geri dönelim. Dert, tasa ve kriz yönetimi anlarında bir süre sonra artık kimse o paketlerini uzatmamaya başladı. Bu alttan alttan "artık senin durum otlakçılık olmaya başladı. git kendine paket al" demekti. Tütün endüstrisinin gizli ve ücretsiz elemanları yeni bir müşteriyi daha, pazara başarı ile dahil etmişti. Ama; Kimsenin bir dal sigarasına da ihtiyacım yoktu.
İçmediğim anlarda da çantamda tutarım. 👀
İstediğim zaman içerim, istediğim zaman içmem. 👍
Ben diğerleri gibi olmam. 💣
Kurban olmam, kurban keserim. 💩
Baktım iş kötüye gidiyor, bir daha da almam. 💪 vs. vs. vs.
İç hesaplaşmamı tamamladım ve ofise en yakın tekel dükkanına kendimden emin adımlarla ilerledim. O pıtlatmalılardan bir paket ve bir çakmak satın aldım. Açma şeridini doğru düzgün açamadığım için kapak kısmına gelen ve paketin gövde kısmında bulunan poşeti bir birinden ayırmayı beceremedim. Paketin alt tarafında bulunan katlanmış alanlardan, tırnaklarımla söke söke poşeti komple ayırdım. Paketin tüm karizması gitmişti.Açmak için büyük çaba harcadığım paketin içerisinden bir dal sigara almak, o an çok zor gelmişti. İçlerinden birini kurban belleyip, kenarından köşesinden eze büze çıkarmaya çalıştım. Klasik iki parmakla baskılayıp pıt sesini çıkardıktan sonra, ilk kendi aldığım sigaramı tüttürmeye başladım.
Bu kısmı daha ne kadar abartabilirsin diyenler olacak. Şimdi ilk sigara satın aldığın ya da temin ettiğin anı hatırlamaya çalış. Acemice davranışlarını gözönüne getirmeyi dene. Bu davranışların tamamı, yakın zamanda kusursuz bir ritüele dönüşecek. İleriki bölümlerde bu deneyimlerimize ve ritüellerimize geri dönüp bakacağız. Bu dönemde içilen her sigara bir sevinç, bir öfke, bir heyecan vs gibi duygu durumları için bizlere yeni bahaneler inşa edecek. Bu bilgiler ile nasıl sigara içmeyi öğrendiysek, içmemeyi öğrenmek adına çok işimize yarayacak. Hatta şu an beni youtube üzerinden dinliyorsan , yorumlarda bu ilk anı ve acemiliklerini bizlerle de paylaş.
Şimdi olay akışına geri dönelim. Artık yeni bir derdim vardı. İstediğim zaman bırakırım dediğim bu yalancı takviyeyi ben eşime nasıl izah edecektim? Bir durum değerlendirmesi yapalım. Babam o dönemde dahi sigara yüzünden sık sık hastanelik oluyor, genellikle yoğun bakım servisi görmeden taburcu olmuyordu. Annemin oğlunun sigara içtiğini öğrenmesi kadın için gerçekten kabullenmesi zor bir durum olacaktı. Eşime gelince, günde içtiğim 4-5 dal sigara için onu da üzmeye değer miydi? Elbette değmezdi. Bu kısım için direkt bu bölümden başlayanlar için küçük bir bilgilendirme. 26 yaşıma kadar sigara içmediğimi 1 ve 2. bölümlerde dile getirmiştim. Detay için bu bölümlere bakabilirsiniz. Özetle ne annemi ne eşimi üzmeye değecek bir konu değildi. Fakat bu durum iki farklı yaşantı ortaya çıkardı. Ofiste sigara içen, evde içmeyen bir adam olarak bir süre devam ettim. Ancak geçici aile sorunları, ekonomik kaygı vs derken, ekmek almaya çıkmak bile bir sigara yakmak için elverişli bir ortam sağlıyordu. Bir süre sonra ekmek almaya çıkmak, çöpü dışarıya çıkarmak, arabada bir şeyler unutmak gibi artan bahanelerle bu durum desteklenecekti.
Bütün bunları değerlendirdiğimde bu keyfi yaşamak pek sürdürülebilir değildi. Akşamları içmemek için ofis çıkışında oyalanıp, seri içimler başladı. Bir süre de böyle devam etti. Ama bu seri içimler günlük bir paket tüketme durumunu ortaya çıkarmıştı. Acayip keyif aldığımı düşünüyor, ve herşeyin benim kontrolüm altında olduğunu biliyordum. Yine, yeniden, yeni bir sorun daha ortaya çıktı. Artık sigara kokuyordum ve buna bir çözüm bulmam gerekliydi. Eve girmeden 1-2 saat önce içmeyi kesiyor, güzel aromalı kolonyalarla, parfümlerle kokuyu gidermeye çalışıyordum. Bir liseli bu kadar zahmete girmezdi herhalde. Eve girer girmez üst baş değişir, yeri gelir bol sabunlu su ile yüzümü yıkar, yeri gelir duş ile çözüm yaratmaya çalışırdım. Tabi bunun sonu eninde sonunda "sen sigara mı kokuyorsuna" gelmişti. Eşime İtiraf edemedim. 1 tane öyle keyfi alıyorumdan öte nadürüst bir cevap verememiştim. Ama bir bu cevap beni kurtarmıştı. Hatta bir süre kendime de getirmişti. Günlük 1 paketten yine 4-5 tane içmeye kadar inip, kendi kendimi kontrol etmeye başlamıştım. Elbette bu da uzun sürmedi. Günler geçtikçe yine 4-5 adet içim, bir pakete doğru hızla yerini bulmuştu.
Yine de şundan emindim. Ben bir sigara içicisi değildim. Bu cümlede ki detayı içenler anlayacaktır. Eğer ki yüzleşme adımına gelmemişseniz, siz zaten sigaranın kölesi asla değilsiniz ve istediğiniz zaman bırakabilirsiniz demektir. O bırakma anı da asla gelmez. Ben de öyle hissediyordum. Bağımlılık denilen dip nokta artık çok uzak değildi.
Birkaç yıl sonra;
... yine o lanet bahçedeyiz. Sigara içmenin tüm içen bireyleri bir araya getirdiği o sosyal ortam dahilinde dinlenme anımızın tadına varıyoruz. Bir kaç dakika sonra bu kadronun temel taşlarından bir arkadaşım, cebinden plastik sert bir kapak yapısına sahip küçük bir çanta çıkardı. Üstü cam,altı siyah bir gövdeye sahip kalem ebatlarında , "ben çin malıyım" diye bağıran bir çubuk çıkarttı. Sigaradan daha fazla dumanı, ama aromatik bir kokusu vardı.
- Allah'ım tam aradığım şey bu. Hem sigara keyfi yaşatıyor, hem de kokmuyordu. Kendi dijital dönüşümümü şimdi keşfetmiştim. 👅
Nereden çıktı bu e-sigara mevzusunu, bir sonraki bölümde detaylandıralım. Zira herşeyin en dip detayına kadar öğrenmeye çalışan ben, bu konuda da elbette derinleşecektim.
Bir sonraki bölümde tekrar görüşmek üzere.
Yorumlar
Yorum Gönder